17 Ocak 1981 yılında bir gurup THKP-C li teröristin Akyazı’da yapmış oldukları kuyumcu soygunun ardından tam 37 yıl geçti.
Akyazı tarihinde böyle bir soygunu ilk defa görüyordu ve THKP-C’li Ramazan Yukarıgöz ile arkadaşları Ömer Yazgan, Erdoğan Yazgan, Mehmet Kambur, Ali Aktürk ve Metin Adil Toraman Akyazı'da tasarladıkları soygun için daha önce ilçede incelemelerde bulunmuşlar ve soygunu Cumartesi günü yapmayı planlamışlardı.
Akşam saatlerinde ilçeye gelen ve Gazisüleymanpaşa camii önündeki meydandaki Kazım Özdemir ve Yusuf Kahveciye ait kuyumculara silahları ile girerek altınları alıp kaçmaya kalkmışlardı.
Ancak vatandaşlar, polis ve jandarmanın olaya anında müdahale etmeleri ile kaçma fırsatı bulamamışlar, olay yerinde Metin film şirketi sahibinin oğlu Metin Adil Toraman ile Ali Aktürk ölü olarak ele geçirilirken, İstanbul bekçilerinden Mehmet Kambur, Temel Arslan sağ olarak ele geçirilmişti.
Arnavut Yaşar Mercan adlı taksicinin aracını silah zoru ile gasp ederek çarşı içinden altınlarla birlikte kaçan diğer 3 soyguncu aracın çarşı içindeki bariyerlere çarpması sonucu radyötörünün arıza yapması üzerine Vakıfa kadar gidebilmişler ve burada aracı terkederek bir eve sığınmışlardı. Vatandaşların ihbarı üzerine kuşatıldılar. Teslim ol çağrısına ateş açarak cevap veren teröristler Jandarma ve Emniyet güçlerinin müdahalesi sonunda Salih Yıldız, İsmail Gökalp ve Cemal Çamlıbel ağır yaralı olarak ele geçirildiler.
Olay sonrası yapılan aramalarda 3 sten makinalı, 9 tabanca Ve bu silahlara ait 226 mermi ele geçirildi.
Olayda soygun sırasında İstanbul emniyetinde görevli ve izinli olarak köyünde olan ve emniyet güçlerine yardım eden polis memuru Mustafa Kılıç ve Kuyumcu Hasan Kahveci soyguncuların kurşunları ile hayatlarını kaybettiler.
Soygunda sağ kalanlar Donanma ve Sıkıyönetim Komutanlığı Gölcük Askeri Mahkemesi’nde bir dizi yargılamalar sonunda cinayet ve “Anayasayı zorla değiştirmeye teşebbüs” iddiasıyla idam cezasına çarptırıldılar ve kısa bir süre sonunda da idam edildiler.
Bu kanlı soygunu o günün gazetecileri Yusuf Çınal ve Kenan Certel olarak Akyazı’da yayınlamakta olduğumuz Akyazı’nın sesi gazetesinde detaylı bir şekilde vermiştik. Aradan geçen 37 yıl sonra olayı arşivlerimizden çıkarıp hatırlatmak istedik.
